S O Y L U E D E B İ Y A T

yelda karataş



ŞİİRİN EKSİĞİ YOKTUR, EKSİK ŞİİR HİÇ YOKTUR (Yelda Karataş)

 

 

Şiir yüksek sesle okunmak için yazılır.

 

Şiirin yapısal “temel öğesi” sözcükler (sesler)dir.

 

Şair, sözcüklere imgenin de ötesine geçmemizi sağlayan çağrışımlar yükleyerek, tek ya da sonsuz dizilimli dizelerle matematiksel olmayan ama bir o kadar somut bir dünyayı anlamlandırmamızı sağlar.

 

 

 

 

Şiirde şairin imgeleriyle kurduğu anlama ancak, şiirin sesini dinleyerek ulaşabiliriz.  Bu nedenle İonna Kuçardi’nin dediği gibi: Şiirde kulak aracılığı ile görülür imge; çünkü anlamı taşıyan bu sesten imgedir… Sesi yaratan bir dilin imgeleştirilen kullanılışıdır… Ve bu ses anlamı iletir; ozanın gösterdiğine, tanıtmak istediğine bu “ses”le ulaşılır…

 

 

 

 

Hece ya da aruz vezniyle yani şiirin müziğiyle karıştırılan bu “ses”, şiirin aslında iç sesi dediğimiz şeydir. Bu nedenle şiir okunurken, arkada bir müzik çalınması şiire yanlıştır.

 

 

 

 

Bir başka yanlış  ise, şarkı sözünü şiirin bir eksiği ya da “eksik şiir” gibi görmek, şiir üzerinden şarkı sözünü tanımlamaya, karşılaştırmaya çalışmaktır.

 

 

 

 

Şiir, estetik bütünlüğü olan bir yapıdır. Bu nedenle şarkı sözü ile değil ancak bir beste ile karşılaştırılabilinir.

 

 

 

 

Modern şiirin yapısı, çok sesli bir bestenin yapısı gibidir. Her iki sanat yapıtı da seslerin diziliminde uyumu bulurlar…

 

Caudwell’ın de belirttiği gibi: Müzikte gerçek davranış, melodi değil armonidir.

 

 

 

 

Duygularla yapılır bir beste ve duygularla yazılır bir şiir. Ama bazılarının sandığı gibi, duygular bilinçsiz değildir.

 

Müzik, armoni ile yüreğin birleştiği yerde çıkar. Şiir notalar yerine, sözcüklerle kurar armonisini… Burada “ bilinç, insanın gerçeklikle olan ilişkisine yeninin girişi ya da yerleşişidir ”.

 

Bu yeniyi gören şair ya da besteci, yapıtında bütün insanlığa dile getirir gerilimini…

 

 

 

 

Şarkı sözü ise, bağımsız bir sanat türü değil, bir şarkının öğesidir. Şarkı sözü yazarları, yaratım süreçlerinde, sözü, açık kapalı heceleri müziğin ritmine oturtmaya zorunlu olduklarından daha başlangıçta bir şairin şiir yazarken taşıdığı öz ve biçim kaygısını hiç bir zaman taşımayacaklardır. Şarkı sözleri doğaları gereği, yazıldıkları şarkının prozedü ve müzikal yapısına göre biçim alırlar, yazılırlar.

 

 

 

 

Şarkı sözü, besteyle bütünleşmiş bir çalışmadır… Bir şiir bir besteye uyarlandığında da artık şarkı sözü olmuştur. O’nu o şarkıda bir şiir gibi dinleyemez ve değerlendiremeyiz.

 

 

 

 

Çağımız Protest ve Rock Müzik dünyasında isimlerini hepimizin bildiği büyük ustaların özgün ve değerli şarkı sözleri ne kadar güzel olurlarsa olsun (ki bunlara lirik diyoruz) her biri sadece şarkı sözü olarak anılacaklardır.

 

 

 

 

Nazım Hikmet’in şiirleri ancak o çok sevdiği Bach’ın yapıtlarıyla yan yana konabilir.

 

 

 

 

Nicelik birikimi,  niteliksel değişime yol açar kuşkusuz… Ama saf bakırın eriyerek varacağı en yüksek niteliksel değişim bakır tastır.

 

Altın kupa değil!

 

 

 

 

Yelda Karataş

 

(Kocaeli Üniversitesi Şiir Etkinlikleri Birimi 1.Ulusal Şiir Kongresi, " Bildiri ")

 

 

 

   

 

 


 
bugün 526 ziyaretçi (778 klik) burdaydı!
geri git ileri git hakkımda


online
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol