S O Y L U E D E B İ Y A T
elif sofya
GERONTOKRAT “GENÇ” ŞİİR (Elif Sofya)
Son yıllarda ortalığı şiir yıllıkları, seçkileri dolduruyor. Şairlerin doğum tarihlerini de parantez içinde yayınlıyorlar. Dağlarca’yla başlıyor ve aşağı yukarı 1990 doğumlularla bitiyor.
Muaazzam bir yaş aralığı yani. Yıllıkları, seçkileri hazırlayanların tercihleri, edebi anlayışları ne olursa olsun, okuyucunun karşısına küçümsenmeyecek bir döküm çıkıyor. En iyimser yaklaşımla bile, hiç olmazsa yirmi yıllık yaş aralıklarında, şiirde bir farklılık, yapıda, söyleyişte, zihin işleyişinde bir değişim görmek gerekmez mi? Yok öyle bir şey. İsimleri, doğum yıllarını görmesem, birkaç şair hariç, hep aynı dönemin şiirini okuduğumu düşüneceğim. Aslında gördüğümde de böyle düşünüyorum.
Gerontokrasi, sadece biyolojik yaşın büyük olmasıyla ilgili bir şey değil, hayatı, dünyayı, insanları algılamayı şekillendiren bir iktidar zihniyeti. Buna bağlı olarak, “yeni” şiir yazmak için yaşın genç olması bir şey ifade etmiyor, gerontokrasinin bugüne kadar alıştırageldiği tarzların tümünden sıyrılmak gerekiyor. Çünkü düşüncenin kendisi gerontokratsa, şiirde kullanılan dil de bunun genç diline tercümesinden öteye geçmiyor. Dergileri 10, 20, 30 hatta 40 yıldır aynı üslupların kaplıyor olması bir yerlerde hata olduğunu düşündürmüyor mu?
“Eski” şiirlerin dergilerinde şiirini yayınlayarak onay alan şair, 23 Nisan’da başbakan koltuğuna oturtulmuş bayram çocuğuna benziyor ve ışık hızıyla yaşlanıveriyor.
Göstermelik bir hüzün ve kaybetme arasında şakullenen şımarık çocuk ruhunu katiyen terk etmeyen gerontokrat şiir erbabı, genç şairi kaygan zeminlerin tanrısı, fosfor pelerinli yalvaç, hatta “güç bende artık” nesnesine çevirdi. Onlar da büyüklerinden, şeflerinden, abilerinden, ustalarından aldıkları onayla ve geleceğin şiirinin ihtiyar bir ağızla yazılacağını sanarak ahkâm kesiyorlar.
Yine de, bin ahkâm bir ayıp örtmüyor, “yeni” şiir sözkonusuysa.
Elif Sofya
(Mahfil Dergisi, sayı 09, 14 Mart 2008)