S O Y L U E D E B İ Y A T

cevdet karal



ŞİİR: NE İŞE YARAR? (Cevdet Karal)

 

Hayatın basmakalıp gerçekliğinden doğan bu küçümseyici soruya yanıt bulmak zor. Yine de şiirin bizi gündelik ve geçici olandan uzaklaştırdığını, insan olma farkımıza dair özelliklerimizle buluşturduğunu söyleyebiliriz

Şiir nedir sorusuna bugüne kadar her yönüyle ikna edici bir cevap verilebilmiş değil. Soruyu her açıdan kavrayıp aydınlatan, onu tüketebilen bir yanıt ne hayatını bu sanata adayanlardan geldi ne de şiir sanatına bilim ve felsefe dünyasından bakanlardan. Her girişim sorunun çerçevesini bir bakıma yeniden kuruyor, sınırlarını çizdiği alana şu veya bu şekilde bir ışık düşürmeyi deniyor. Şiirin herkesçe kabul edilebilecek ortak bir tanıma kavuşturulamayışı konunun doğası gereği böyle. Çünkü şiir, statik bir varlık değil, sürekli oluşum halinde. Yazılan her yeni şiir onun varlık alanına katkıda bulunmuş ve bir değişime yol açmış oluyor. Dolayısıyla, her tanım daha işin başında tam bir kuşatıcılık iddiasından yoksun.

 

'Şiir nedir?" sorusu varlık nedir, zaman nedir, insan nedir vb. sorular kuvvetinde bir soru aynı zamanda. Bu türden sorular insanı gündelik hayat planından koparıp alır. Beyhude olan her şeyin karşısında insanın aşkın yanını harekete geçiren bir anlam arayışı vardır bu soruların arkasında. Soru bütün gücüyle kendini duyurduğunda; gelip geçici olan, aşkınlık karşısında onulmaz bir kırılmaya uğrar. O noktada şöyle der insan: Ben ve bütün olup bitenler "sonsuzluk yönünden" ne anlama geliyor?

 

Beyhudeliğe karşı bir soru

İnsan, varlığa ilişkin bir soru sorduğunda kendisini saran açmazlarla birlikte büyük ve yüce yanını da görür. Yakasını kaçınılmaz şekilde kaptırdığı beyhudelikle sorduğu sorunun yol açtığı ürperiş, her şeyi yeni baştan düşünüş isteği bir aradadır. İleri sürdüğü soru ile varlığını sezdiği, ulaşmak istediği yanıt arasında aşılması zor, umutsuzluk uyandıran bir mesafe vardır. O mesafeyi algıladıkça var olmak, varlığın kendisinde toplanmış bir kedere dönüşür. Ya insan sonsuzluk yönünden bir hiçse? Sonsuzluk, onun yaşamı ve varlığını silip geçecekse? Ya insan sonsuzluk önünde hiç var olmamış nispetinde bir şeyse?

Gündelik hayat için şiirin ne denli gerekli bir şey olduğunu ileri sürersek sürelim; onun asıl önemi, asıl işlevi insanın sonsuzlukla ilişkisinde. Şiir bizi gündelik ve geçici olandan ebedi olana doğru çeker, onunla bağımızı yeni baştan kurar. Bizi yüce olan, insan olma farkımızı yaratan yanımızla buluşturur. Şiirle buluşma, varlığımızın özünü bütünlüğümüze yayma, bir bakıma bütünü özle yeniden kuşatma girişimidir. Şiirle temas anımız, onu içten içe derinliğine yaşayışımız gelip geçici olanın çemberini kırma zamanlarımızdır. Gündelik realiteden şiir yoluyla kopuş, onu inkâr değil bir tür özgürleşmedir...

Sıkça sorulur: Şiir ne işe yarar? Hayatın basmakalıp gerçekçiliğinden doğan küçümseyici bir sorudur bu. Arka planında en sıradan anlamıyla bile bir düşünceye rastlanmaz. Asıl yönü ve maksadıyla hayatın maddi olmayan planını inkâr söz konusudur soruda. İnsana yücelik telkin eden ruh; ortalama isteklerin, hırsların istilasına uğramıştır. Ne denir ki bu soru karşısında? Şiir insanın insanlık potansiyelini gerçekleştirmesinde ona bir yol arkadaşıdır demek, şüphesiz sorunun maksadını fazlasıyla aşar.

Şiirin ne işe yaradığı sorusu düşüncenin yaratıcı zeminine taşınıp yeni baştan sorulduğunda, bu kez, cevabı hiç de kapalı olmayan son derece anlamlı bir sorudur. Neden? Bir dil; ifade imkânlarını, ortaya koyduğu şiirin niteliği, gücü ölçüsünde geliştirebilir de ondan.

Şiir, bütün edebiyat içinde dilin soyutla temasının en başat alanıdır. Var ve hazır bulunandan yeni bir öze sıçrama noktaları şiirin imkânları içinde aranır. Şiirin elde ettiği her yeni ifade imkânı, her konu yenilenişi, her özgün perspektif özellikle o şiirin ortaya konulduğu dilde insan zihninin atılganlık potansiyelini geliştirebilmesi demektir. Dil kendi içinde araştırmalar yaparak kendini aşar, böylece kültürel-düşünsel yaratıcılığın da sınırları imkânlar bakımından genişlemiş olur.

Diğer yandan, bir dilin ifade imkânlarındaki büyüme o dili konuşanlar için hayatı daha üst düzeyde algılayış ve yaşayış demektir. Algılayış, ifade ve yaşayışın dil ve yaratıcılıkla bu doğrudan bağı, yaşantımıza bir zenginlik getirir, deneyim alanımız genişler. Bu genişleyen deneyim alanı yalnızca bizi mutlu edecek şeyleri mi içerir? Bu soruya hiç kuşku duymadan hayır diyebiliriz. Dilsel yaratıcılıktan yararlanmanın bizi taşıyacağı algı düzeyi, ruhumuzun kapılarını hazla birlikte elem duygularına Diğer bir ifadeyle şiir 'Mutlu olmayı herkes ister/Mutsuzluğa da var mısın?" der.

 

 

 

 

Cevdet Karal

 

(Radikal, 21/03/2007)

 

 

 

   

 

 


 
bugün 520 ziyaretçi (769 klik) burdaydı!
geri git ileri git hakkımda


online
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol