S O Y L U E D E B İ Y A T
fergun özelli
ŞİİR MÜDAHALELERİ (Fergun Özelli)
Bence, yayımlanmadan önce, uzun süre çekmecede bekletilmelidir şiir ve bu bekletilmeden sonra da yeni bir okuma süzgecinden geçirilmelidir; çünkü o süzgeçte, ilk yazım coşkusunun yerini işçilik alacaktır; sözcük seçimi, imge, uyak, mimari yapı, anlam ve ses açısından çapaklar temizlenecek, eğrilikler düzeltilecek, teyeller sökülecek, ince sıva, boya, badana, cila, son temizlik ve ütü işleri tamamlanacaktır. Tüm bu işlemler de bittikten sonra, yartılan ürüne dışarıdan bakma süreci başlayacaktır ki, o süreç, insanların hayatlarında karşılaştıkları olaylar karşısında bazen zorunlu, bazen isteyerek geldikleri, kendilerini yargılama ve karar verme sürecidir; bu süreçte de, yaratılanın, yaratana özgü olup olmadığı sonucuna varılır ve şiir, ya yırtılıp atılır, ya kitaplaşmak üzere dosyaya takılır ya da bir yazın dergisine gönderilmek üzere küçük bir mektupla, zarf izine konulur. Böylelikle, şairin hem kendisine, hem de okuruna olan saygısı, kişiye keyif verecek en üst düzeye çıkmış olur ki, bu duygu, bence, her sanatçının hissetmek istediği en güzel duygudur. Ancak, her zaman, bu denli seçmeci, ayıklamacı olmayabilir şairler; hatta, çok fazla profesyonel ve masa başı şiiri yazdıkları savlarıyla yargıladıkları yeni yetme şairler'in yapmadıkları hataları yaparak , belki de, şiirin, hata yaparak da şiir olabileceği savını geliştirirler! Ama, öyle ya da böyle, ne olursa olsun, bana göre, yıllanmış şarap tadı, o kalıcı şiir kokusu, hem şairinden hem de okurundan esirgenmemelidir. Çünkü: her ay şiirlerimizi okumak isteyen, ya da şiir yayımlamadığımızda "neden?" diye soran bir şiir okuru kalabalığının pek de öyle fazla olmadığı, aksine "az şiir yayınlansın ama yayınlananlar şiir olsun" diyenlerin çoğunlukta olduğu, sanırım, bir türlü yüzleşmek istemediğimiz asıl gerçektir. O nedenle diyorum ki, dergilere yayımlanmak üzere gönderdiğimiz şiirler, mutlaka bir yeniden okuma sürecinden geçirilmeli ve fazlalıklarından, anlamsızlıklarından arındırılmalıdırlar; çünkü: bir şair için, gerçek sevinç, gerçek gurur oralarda yatmakta.
Evet, geleyim, bu şiir, başka türlü de yazılabilir mi sorusu hiç sorulmamış ve fazlalıklarından arındırılmamış şiir örneklerine. Bu yazıdaki örnekler, Tuğrul Tanyol ve Ahmet Günbaş'a ait. Ben bu iki şiirde, sadece "fazlalıklarından arındırılarak yazılsalar, nasıl olurlardı?" sorusundan hareket ederek, bir yeniden yazım çabasına da giriştim haddim olmayarak. Şiirimizin genel hastalığı olan "bir" ve "gibi" sözcüklerini, ses ve anlam yinelemelerini, fiil çoğaltmalarını arıtmaya, fiilleri farklı zamanlara yaymaya, dizelerin gerçek yerlerini bulmaya çalıştım. İsterseniz, yaptığım müdahaleleri birlikte değerlendirelim şimdi:
Örnek 1: TUĞRUL TANYOL'UN "DUDAKLARINDA KAN DAMLASI"* İSİMLİ ŞİİRİ
Şiirin Aslı
Kuşlarla örtülüyor üstüm
Aşkın şafağında şimdi yalnızca savaş var
Ve tüyden pabuçlarıyla dans eden kral
Bakıyor aklın penceresinden deliliği görüyor
Kuşlarla örtülüyor üstüm
Dallarım onların sessizliğiyle kuruyor
Bu güneye bakan bir pencere
Lodosla açılmış içersi mercan kokuyor
Bir çocuk kitap okuyor
Bir kadın tığ örüyor
Ah! bir şiir geçiyor içimden
Sonra bu diken
Gibi parlayan ışık
Ani bir körlük gibi örtüyor aşkı
Odam oraya bakıyor
Rüzgarın çınladığı yere
Sisin içinde
Usulca bir gül yüzüyor
Kılıç şimdi her zamankinden keskin
Dağılan incinin
Gözbebeğinde yansıyor hala
Birkaç kan damlası
Gülen dudaklarında
Yeniden Yazımı:
Kuşlarla örtülüyor üstüm
Aşkın şafağında yalnızca savaş var
Tüyden pabuçlarıyla dans eden kral
Aklın penceresinden deliliği görüyor
Kuşlarla örtülü üstüm
Dallarım sessizlikle kuru
Güneye bakan pencere
Lodosla açılmış
İçersi mercan kokuyor
Çocuk kitap, kadın tığ
Bir şiir geçiyor içimden
Sonra, dikence parlayan ışık
Ani körlük
Kucaklıyor aşkı
Rüzgarın çınladığı yere bakıyor odam
Sisin içinde usulca yüzen bir gül
Kılıç her zamankinden keskin
Dağılan incinin gözbebeğinde
Yansıyor hala
Birkaç kan damlası
Gülen dudaklarında
"Dudaklarında kan damlası" isimli şiir, örtülüyor, bakıyor, görüyor, kuruyor / kokuyor, okuyor, örüyor, geçiyor, örtüyor / bakıyor, yüzüyor / yansıyor örneklerinde olduğu gibi, on üç adet şimdiki zaman fiiliyle boğulmuş durumda. Üstelik, örtmek fiili üç kez, bakmak fiili de iki kez kullanılıyor. Şiirde, yirmi üç dizede, (biri birkaçın içinde olmak üzere) yedi kez "bir", iki kez "gibi", iki kez "bu", iki kez "şimdi" kullanılmış. "Kuşlarla örtülüyor üstüm" dizesi de, şiirde iki kez yer buluyor. Düşünüyorum da, bir ve gibi sözcüklerinin, şiirin en baş düşmanı olduğunu, şiir ve şair üstüne savlı yazılar yazan, dergiler çıkarmış, onca şiir kitabı sahibi Tuğrul Tanyol bilmez mi? Bence bilir; peki, bilir de bu hataları neden yapar? Kanımca, bu şiiri üzerinde fazla çalışmadan yayınladı Tanyol; belki de, önce başka dilde yazıp, sonra Türkçe'ye çevirdi. Ya da, bu şiirin özel bir yeri var onda. İşte tüm bu nedenlerle oluşturduğum yeniden yazım, hem okuyucu, hem de sevgili Tanyol tarafından okunduğunda, sanırım, ne demek istediğim anlaşılacak.
Örnek 2: AHMET GÜNBAŞ'IN "HÜZÜNBAZ"** İSİMLİ ŞİİRİ
Şiirin Aslı
Bana bir yalnızlık bıraktın
Tıpkı sen
Bir hüzün bağışladın nur topu
ömrüm elenip giderken
Rüzgarın bulur izimi
hangi kuytuya girsen
Şiirimin şükrettiği
yağmurdadır tılsım
İzin ver geçeyim boynunu
ben bu aşkın iki yakasıyım
Yeniden Yazım
Bana yalnızlık bıraktın
tıpkı sen
Hüzün bağışladın nur topu
ömrüm elenip giderken
Rüzgarın bulur izimi
hangi kuytuya girsen
Şiirimin şükrettiği
yağmurdadır tılsım
İzin ver geçeyim boynunu
ben aşkın iki yakası
Ahmet Günbaş'ın bu şiirini okuyunca, gene bir'lere rastladım ve "silinirse ne olur?" diye düşündüm; ayrıca, son dizedeki Ben'le özdeş "yım" ekini ve "bu"yu da yok ettim. Sonucu, hem okuyucu, hem de sevgili Günbaş değerlendirsin.
Yukarıdaki örneklerden de görülebileceği gibi, şiir, "yazdım, oldu"yu kaldırmıyor; emek, sabır ve işçilik istiyor; mimari hata, kullanılan eksik ya da fazla malzeme, işçiliğin özensizliği, onu, zaman karşısında çabucak yıkacak bir konuma ya da mutlaka tamirat geçirmesi gerçeğine taşıyor. O nedenle, yazılan şiirlere biraz daha dikkat, biraz daha özen; lütfen...
Fergun Özelli
(Dize, sayı:99, ocak 2004)
NOTLAR
* Kitap-lık, eylül 2003, s. 13
** Şiiri Özlüyorum, İki aylık şiir postası, Kasım-Aralık 2003