S O Y L U E D E B İ Y A T

beynimizdeki jandarmalar


 
 
               BEYNİMİZDEKİ JANDARMALAR 

İçinde yaşadığımız toplumun geçmişten getirdiği ve şimdide bir çok konuda yarattığı bu jandarmalar toplumsal-kültürel kıstaslarla iş başındalar,varlığını kendi toplumunun yaratılmasında bulan bu kısıtlayıcılar egemen sınıfların(tüsiad,müsiad,ordu ve sivil bürokrasi,kürt egemenleri) olduğu kadar egemen olmayan,yönetilen sınıflarında içselleştirerek içinde yaşattığı bu zehirli uyumluluklar ileriye dönük insansal gelişmenin önünde çin seddinden daha dayanıklı ve stratejik etkiye sahip görünüyorlar;aydınlanmanın önündeki set oluşturan bu çirkef çukuruna batılmış ve yaşamda içselleştirilmiş bu bataklık kendi lalelerini sunmaktadır bu bataklık laleleri ne kadarda estetiktirler(haz sağlayıcıdırlar)bataklıktaki bu laleler bataklığın görülmesine o çirkinliğin varlığının gizlenmesine neden olmaktadır bataklıktaki laleleri koparıp atmak toplumsal belleğin bireyin düşüncesindeki yansımasıyla bir suça yahut günaha dönüşebilmektedirler.Peki bu toplumsal belleğin yaratıcıları ,yönlendiricileri,etkileyenleri,etkilenenleri kimlerdir bu toplumsal bellek, toplumsal ve bireysel davranışa nasıl dönüşüyor.
 
 
 
Hangi araçlar bu genetik belleğin oluştulmasında kullanılır ve etkileri nelerdir? Tarih başlı başına tecrübelerden kazanılan bir bellek oluşturmakla birlikte bu tarihsel süreçte toplumsal belleğin şekillenişini kimler yönetmektedir.Birey toplumsal ilişkilerden tecrit edilemeyeceğine göre bireyin belleği toplumsal belleğin oluşturulması aşamasında ve birlikte oluşturulmaktadır.O halde geçmişten getirilen ve toplumsal belleğin oluşturulmasında kullanılan kültürel olgular öğretilerek ve yaşatılarak kendi üreme ortamını yaratmaktadır.Egemen sınıf veya sınıfların bu kültürel şekillenmede kullandıkları araçlar ,televizyon,radyo,gazete,dergi, eğitim sistemi,siyasal partiler,dernekler ,din,gelenekler v.d bu kültürel zeminin yayıcıları ve koruyucu limanları durumundadırlar,egemen olmayan sınıf veya sınıflar bu türden kültürel edinimine açık halde olduklarından (çünkü karşı kültür oluşturacak gruplar zayıf etki alanına sahiptirler)bu zoraki(bilmeden,farkına varmadan ve ama vericiler tarafından mutlaka sistemlice verilen)kültürlenmeye çokta farkında olmadan uyum gösterirler çünkü daha öncesinden buna uygun hale getirilme kültürel operasyonuna tabi tutulurlar.
 
 
 
 
Evet, sonuçta bireylerden oluşan toplum kendinin de aslında bilmeden de olsa kabulüne dayanan bu kültürlenmede beyinlerinin içinde gelişen düşünce süreçlerine birilerinin ve bütün olarak bir sistemin müdahale ettiğini çok kavramadan doğrularının varlaştırıldığını bilmeden doğrularının olduğunu söylerler bu doğrularının nasıl oluştuğunu bilmeden,işte bu doğrular olarak karşımıza çıkan JANDARMALAR o toplumu ilerletme amacını güden insanların karşısına KUZU KILIĞINA BÜRÜNMÜŞ KURT gibi dikiliverirler.
 
 
 
 
O kadar acıdır ki toplumu ilerletme hedefi olan insanlarda da kalıntı halinde görülen bu irin bağlamış yaranın patlatılması ve iyileştirilmesi gerekmektedir.Çünkü sözü edilen bireylerde bu toplumun zehirli rahminden doğmuş birer kurbandırlar önceleri;zamanla bu zehrin etkisini azaltacak aydınlanmayı yaşarlar ve onları aydınlatanlarla birlikte diğer kurbanları aydınlatmaya girişirler.Oysaki çok derinlerde oluşmuş bu zehirli içkinleşme çok çeşitli düzeylerde bireyin kendisiyle çatışkısına neden olur ;yani aydınlan yön ve eğilimle zehirli bataklık arasındaki çatışkıdır bu, bu jandarmalarla cepheden verilecek bir savaş ya yengi ya da yenilgi ile sonuçlanacaktır.Aslolan bu savaşı verebilme olgunluğuna erişmek ve bu savaşı vermek, kazanmak, başkalarına da bu savaşı vermesinde yol göstermek, yardımcı olmak ve toplumun bütününü bu bataklıktan kurtarmak ve mutluca ve onurluca ve paylaşarak yaşayan insanlığı yaratabilmektir.
 
 
 
 
Sizler bu jandarmaları sokaktaki jandarmadan ayırt etmeyi öğrendiğinizde sokaktaki jandarmalarında bu jandarmaların koruyucusu olduğunu göreceksiniz. Hiç kimse şu an var olan toplum ya da bunu biraz daha kristalize edersek :halk ;muhteşemdir,temellerinde iyilik vardır gibi bir genelleme yapmaz yapamaz veya bu halk veya işçi sınıfı kirlenmemiştir ve saflığını,dürüstlüğünü korumaktadır diyemez,bu kirlenmeden paylarına düşeni fazlasıyla almışlardır,sözü edilen toplumsal- kültürel kirlenmedir ve bu üretim ilişkilerinden bağımsız değildir(üretme faaliyeti,alım satım ,çalışma çalıştırma…)bu kirlenme de toplumsal kıstaslara dönüşmüş jandarmalar rol almaktadır. BANA DEĞMEYEN YILAN BİN YAŞASIN HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILIR EL ELİN EŞŞEĞİNİ ISLIK ÇALARAK ARAR Özlü sözleri üretilmiş ve toplumsal kıstas haline dönüşmüş genellemelere varılmıştır.Ve halk bu genellemeleri belirli ve baskın oranlarda benimsemiş ve içselleştirmiştir.
 
 
 
 
Bu sözleri halk kendi sözleri olarak görmüş yaşantısında da pratiğini sergilemiştir.Elbetteki bu onların mutlak isteklilikleriyle olmuş bir şey değildir.Her toplumda egemen sınıf kendi kültürünü yönetilenlere aksettirir ve o kültürlenmeyi yaratır ki daha kolay ve meşru olarak yönetebilsin egemen sınıfın kültürel kodları yönetilenlere aksettirilmese yönetenler meşruluk sağlayamazlar.
 
 
 
 
O zaman çatışmaların dozajı yükselir ve egemenler iktidarlarının sallandığını fark ederler. KAPİTALİZM bu toplumun egosantrik(kendini hayatın merkezinde görme ve sadece kendisi için varolma eğilimi)bireyini yaratmış ama onu ayrıca geçmişten gelen gerici düşünceler ve normlarla bezemiştir;birçok ataerkil(feodal,yarı feodal)düşünsel kurumlaşmaları ,ahlak gibi duran normları düşünce genetiğine yedirmiştir.
 
 
 
 
Kapitalizm için,ataerkil düşünsel kalıpların, göreli yaşam ilişkilerinin içerisine geçmişin bir devamı,kökü olarak güzel şeyler gibi sunularak yedirilmesi(özümlenmesinin sağlanması) sorun teşkil etmez çünkü bu yapının temeline sarsacak bir şey değil, aksine yapının devamının garantisini sağlayan özgün bir ilişkidir; hatta geçmişten gelen kültürel-köksel ilişkiyi kendisiyle uyumlulaştırarak var etmesi bu halkın kendisine aktarılan kültürel genetik kodları aşmadan ve aştırılmaması için yeni üretim ilişkilerini bu kodlarla çatıştırmadan var eden egemen sınıf veya sınıflar bu toplumsal kültürel jandarmalardan oldukça etkin biçimde faydalanırlar ve bugünden sonrada faydalanacaklar.
 
 
 
ELİNDE OLANLA YETİNMEYİ BİL ALLAHA ŞÜKRET, ALLAHA İSYAN ETME,ASİ OLMA. ALLAHA İSYAN ETME ,GÜNAHKAR OLMA. BUNLARI BULAMAYANLARDA VAR ŞÜKRET HALİNE, ALLAHIN VERDİĞİNE ŞÜKÜR ,ÇALIŞ ÇALIŞANA ALLAH VERİR, BAK SABANCI ,KOÇ' TA çalışarak YAPTILAR SERVETLERNİ, DEVLETE BAŞ KALDIRILIR MI? BAK BEŞ PARMAĞIN BEŞİ BİRMİ ALLAH İSTESEYDİ HERKESİ AYNI SEVİYEDE YARATIRDI!ZENGİNDE OLACAK FAKİRDE.
 
 
 
Buradaki isyan aslında toplumsal eşitsizliğe horlanmışlığa isyandır yani sisteme isyandır halkın içerisine ekilmiş bu bataklık laleleri halkın kendisini bilmeden bataklığa dönüştürmesiyle bu bataklıktan beslenmeye devam etmektedirler ;elbette ki bu halkı bataklığa dönüştürenler kendi mutlulukları ve gelecekleri için bu halkın çürümesinin koşullarını da sağlayacaklardır. Evet bu toplumsal kültürel jandarmalar halkın kendini aldattığı, uyuşturduğu birer afyondurlar ama estetik görünümlü afyondurlar ,halk bütünüyle itildiği çirkefte onursuzlaşmakta, kişiliksizleşmekte, silikleşmekte hatta hiçleşmekte,düşünsel fahişeleşmeyi yaşamaktadır,yaşaması için kendisini satması gerektiğine kendini inandırmaktadır tabiî ki burada ki satma bilmese de insan kişiliğini satmadır,bu kadar ezilen varolduğu bir toplumda ezilen sınıf belleğinin oluşturulamaması bu halkın kirlendiğinin farkında olan insanlar tarafından objektif olarak değerlendirilecek ve umut kesilmeden pratik içerisinde bir arınma süreciyle örgütlü bir biçimde aşılabilecektir,teorik ideolojik(felsefi,kültürel…)yanla birlikte pratik yaşam içerisinde onurlulaşma ,insan gibi insan kişiliğinin oluşması ancak bu pratik teorik bütünlükle oluşacaktır.

2007 ocak

 

    

bugün 101 ziyaretçi (123 klik) burdaydı!
geri git ileri git hakkımda


online
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol