S O Y L U E D E B İ Y A T
rüzgâr çığlığında kıyamet
rüzgâr çığlığında kıyametbaba deyince aklıma
avucunda ekmek buğusu
kucak dolusu umutlarla
kapımızı çalan akşamlar gelir.
sobada çıtırtılı kestane kokusu
cızırtılı radyoda orhan boranlı saatler kahkahalarla
soluksuz beklenen bayram sabahları gelir
kumbarada harçlıkların tıngırtısı
ilk armağan kitap hışırtısı
baharı soluyan zaman
kıpır kıpır duygusuyla koşarak gelir.
düşlerin el ele tutuştuğu bahçede şakayıklar
şen şakrak ortancalar
kapancalar başında heyecanla
merakla beklediğimiz an gelir.
kucağında şafakla
uçuşan kuşlarla tepeden tırnağa mutluluk kuşanan hayat
umudu koluna takarak, caka satarak gelir.
şimdi mevsim sağanaklar kuşanmış
bir yanım buz
bir yanım Temmuz...
kaç çim soluğu eskitti koca çınar toprağın bağrında?
kaç mevsim geçti yangınlarla yokluğunda?
derin bir ah sesi yalnızlığın sancılı dokunuşunda
sırtımda gün be gün çoğalan hasret kırbacı
koskoca bir boşluk sığındığım dallar
sırtımı sıvazlar yağmur ıslak ellerine aldırmadan...
n’olur dur biraz!
bir masal anlat susa kalmadan
içinde elma şekeriyle
uçurtmalar olan…