S O Y L U E D E B İ Y A T

forumlar(şiir,roman,resim,müzik,sin)

=> Daha kayıt olmadın mı?

burada önemli olan sizin düşüncelerinizdir;kayıt olmadan düşüncelerinizi yazamazsınız...

forumlar(şiir,roman,resim,müzik,sin) - KUANTUM

Burdasın:
forumlar(şiir,roman,resim,müzik,sin) => felsefe üzerine => KUANTUM

<-Geri

 1 

Devam->


sibel EYLÜL (Ziyaretçi)
14.07.2009 08:41 (UTC)[alıntı yap]
schröndinger felsefi sorusu ve kuantumun felsefi anlami

Marks hegelin ters durduğunu ve onu ayakları üstüne oturttuğunu söyler.
Hegel insanlığın düşün tarihinde bir dönüm noktasına işaret eder ve felsefesinin en belirgin özelliği diyalektik yöntemi tüm yönleriyle açığa çıkarmaya çalışması olmuştur.
Bütüncül üç temel felsefe önerme ayrımı yapılabilinir
1. Materyalizm
2. Bilinmezciler
3. İdealistler.
her üç yakşimin temel ayrım noktasıdır. madde mi önce yoksa ruh mu ayrımı.
bilinmezciler burada buna karar verilemez halindedirler (Kant en temel yaklaşımı sunar ve günümüze kadar gelen akımların belirleyicisidir. Ülkemizdeki üniversiter felsefe eğitiminde de temel yaklaşım kantçılıktır. Ne yazık ki Kantın bir çok eseri hala dilimize çevrilmemiştir.)
Materyalizmin özü her şeyin maddesel olduğu ve enerjinin de maddenin bir başka biçimi olduğu biçimindedir. Nesnesiz enerji, enerjisiz nesne olmaz önermesiyle sürdürülegelmiştir. Engelsin, marksın veya lenin in ( özellikle felsefe defterlerinde) yazıtlarında buna işaret edilmektedir.
Sonuç E=m.c2 formülasyonuyla ifade edilen kütle enerji birlikteliğiyle açığa çıkar. Zamanın evrende bağımsız bir değişken olduğu marksistlerin işin başından beri önermelerindendir. yani zaman sabit değildir. Kendi başına bağımsız bir değişkendir. Nesnesiz enerjisiz bir zaman ise düşünülemez.
""Kuantum fiziği ve kuantum düşüncesine göre ışığın hem dalgasal hem tanecik modeli gibi bir ikilemin birliği kabul edilmiştir."" Yani ışık aynı anda hem tanecik hem de dalga gibi hareket etmektedir. ikili hal onun durumuna uygundur. Saf enerji midir ışık, değildir elbette bu ikili hali onun bir kütleye sahip oluşunu da göstermektedir.
ışığın evrende hareket ederken büyük kütle çekimine sahip cisimlerin yanından geçerken eğrilmesi de bunun işaretcisidir. yani ışık etkilenmeyen bir şey değil kütle çekiminden etkilenen bir şeydir. buradan ünlü shöringer in kedisi deneyine geçmek iyi olacaktır.
DENEY:
"Erwin Schrödinger kuantum fiziğinin babalarından biriydi. Heisenberg Olasılık Teorisi'ni açıkladığı sıralarda Schrödinger de kedisi hakkında felsefi bir soru ortaya attı."
"Basit bir dille anlatmak istersek sorusu kısaca şuydu: Elinde bir radyoaktif atom olduğunu varsayalım. Bunun iki hali var 'hareketli', ki bu zamanlarda fazla enerji saçıyor; ya da hareketsiz, ki bu zamanlarda uykuda. Kuantum fiziğine göre, biz bu atomu gözlemlediğimizde, kararlılık kazanıp ya bir durumda olacak, ya da diğerinde. Ama bunu gözlemlemediğimizde aynı anda iki durumda birden olacak."
"Schrödinger'in felsefi sorunu şu: Bir kediyi, biraz siyanür gazı, radyoaktif bir atom ve enerji sezdiği anda çalışmaya programlanmış bir çekiçle aynı kutuya koyarsan ne olur? Eğer radyoaktif atom hareketlenirse, çekiç şişeyi kıracak, gaz dağılacak ve kedi ölecek. Atomda bir hareketlenme olmazsa, o zaman çekiç hareket etmeyecek ve kedi yaşayacak."
"Ama sen kutuyu açıp da atomu gözlemleyene kadar o ne hareketli, ne de hareketsiz, ikisinin olasılıklı bir birleşimidir. O zaman soru şu: Kutu kapalıyken kediye ne olur?"
"atom teorik olarak aynı anda iki durumdaysa o zaman kedi de öyle. O da aynı anda hem ölü, hem de diri -ta ki açıp da atomu gözlemleyene kadar. O zaman da kedi kesinlikle bir durumda veya bir diğerinde olur; yani ya ölüdür ya diridir."
Kuantumların durumu öyledirki gözlemleme yapmak için üzerine düşecek her tür ışık ışınım vb etkide bir kararlılık haline girmekte yani davranışı değişmektedir. Yani onu olduğu halde gözlemlemek imkanı tanımamaktadır. Sorun bundan kaynaklanmaktadır.
İşte Heisenberg in bundan çıkardığı felsefi sonuç zorunlulukların dünyasının yıkıldığı ve herşeyin bir olasılıklar zincirinin parçası olduğudur.
idealizmin son ve belki de onlar için en önemli dayanak noktasını bu oluşturmaktadır. Her şey bir rastlantının alanıdır. Bu alanın üzerine kurulu bizim algıladığımız her şey bir yanılgılar zinciri ve algı kısıtlılığıdır. Durum net olarak bilinemez. Tanrı vardır ve yoktur ikiside aynı şeydir. O zaman var olduğuna gidilebilinir. (NOT: Heisenberg in ünlü felsefi çıkarımını yaptığı kitapçık türkçeye çevrilmiş ve yayınlanmıştır ancak büyük kütüphanelerde bulunabilinmektedir. NOT: daha sonra da özel bir yayınevi tarafından yayınlandığını duydum ama kitabı görmedim)
İşte kantçı ekolün en büyük yeni dayanak noktası budur evren en büyük gizemini gözlemlenemez kılarak bize bir kazık atmıştır ve bilinemezlik kararsızlık kesinliktir.
Sorun aslında kuantların etkileşimli bir evrende var olduğunun kabul edilmemesindedir. Gözlem için yapılan etki ışık ışınım vb nasıl kuanta bir kararlılık kazandırıp onu şu veya bu halde olmaya yöneltiyorsa gözlemlenmediği zamanda da aynı etkinin altındadır çünkü her şeyin içindedir ve her şeyin içinde bir parça olması onun etki altında kalma zorunluluğudur.
(Diğer yandan labrotuvar deneyleri insana yeni bilim kapıları yeni anlama ve dönüştürmü yolları sunmasıyla önemlidir ve bugün etki altında kalmadan gözlemlenemeyen kuantum parçaları yarın gözlemlenebilir olur.)
Heisenberg kuantum teorisiyle en küçük bilinen atom parçacıklarının yolunun hızının ve salınmlarının bir yolu olmadığını ve ne yapacaklarının hiçbir zorunluluğu tabi olmadığını belirtir. Bugünkü bilimsel bilgiler hala bu önermenin dışına çıkmamıştır. kuarklar hala bilinemez tahmin edilemez bir biçimde işlemektedir. yani sanki onların hareketlerini zorunluluklar altına alan yasalaştıran bir kurallar zinciri yok gibidir. Bu konu kuarkların o gözlenemezlik haliyle hala bu şekildedir gözlemlenebilene kadar da öyle kalacak gibidir.
işte Heisenberg in burdan yola çıkarak maddenin yapı taşı atomun en küçük bilinen biriminin sadece rastlantıyla hareket ettiği ve buna bağlı olarakta her şeyin rastlantılar sonucu var olduğunu iddia etmiştir. Bu önermenin karşısında Einstein in ünlü "tanrı zar atmaz" yaklaşımı gelmiş ve einstein, heisenberg in önermesine karşı çıkmıştır.
Sorun tanrının zar atmasının mümkün olup olmayacağında düğümlenmiş ve kuantum fiziği ile uğraşanlar tanrının zar attığına yönelik çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bunun uzantıları ise son yıllarda kendisini "kaos" teorisi olarak ortaya koymuştur. Kaos teorisi her şeyin tek olduğunu ve tekliklerin oluşum sürecindeki bağlı etkilenimlerinin bir yasaya bağlı olduğunu araştırmaktadırlar. Yani demektedirler ki bir olayı bi şeyi anlamak ve onun bir sonraki zaman diliminde nasıl olacağını anlamak için ona etki eden tüm faktörler bulunursa geleceği görmek (tahmin değil) mümkündür. Bu konuda bir dizi NASA vb yerlerde çalışmalar yapılmış ve hala da yapılmaktadır. (Türkçede ki iyi kaynaklardan birisi Kaos ismiyle tübitak yayınlarından yayınlanmış bir kitaptır)
Diyalektik materyalizmin yeniden keşfi gibi bir süreçtir aslında bu gelişmeler ve fizik alanındaki araştırmalar.
Diyalektik materyalizm her şey birbirine bağlıdır der ve her olayın açıklanmasının bir çok nüvesinin anlamlandırmasıyla olabileceğini ve her zaman içinde bir rastlantı olasığını sakladığını belirtir ve rastlantının açığa çıkmasıyla onun artık rastlantı olmaktan çıkıp kendini ifade ettiği için zorunluluk alanına gireceğine işaret eder. Bu kuantum teorisinin ve kaos teorisinin rastlantının olasılıklar gibi ele alınıp işlenmesi olarak karşımıza çıkar.
Diyalektik in burada kaos teorisi kurucularından ve heisenberg in temsil ettiği kuantum bilinmezcilikten ayrıldığı nokta. Olayların olasılıklar teorisiyle açıklanmasının yeterli olmayacağı olasılık teorisiyle sadece konuya yaklaşım ve veri sağlanacağıdır. Diyalektik materyalizm olasılık torisinin var olanın statik yorumundan öteye gidemeyeceği ve zamanın içinde giden evrenin ve olayların her zaman yeniyi daha önce hiç olmayanı içinde barındırdığını belirtirler. Yeninin. orjinalin potansiyel var oluşu hiç bitmez çünkü gelişme bu yönlüdür. Bu haliyle zorunluluklar içinde rastlantılar her zaman olacak ama bu rastlantıları açığa çıktıkça yaşandıkça zorunluluk alanına katılacaktır. Elbette bu durum belirsizliğe bir dayanakta değildir. gelecek hiçbir biçimde bilinemez önermesinin bir işaretcisi değil sadece gelecekte olacak olanların geçmiş ve günümüzün içinde barındığına bir işarettir.
Büyük patlama 14 milyon yıl önce olmuş mudur?
Evren oluşumu hakkında bir dizi teorinin biriside büyük patlama teorisidir. Bir anda bir şey olmuş ve 14 milyar yıl önce bir patlama olmuş ve evren oluşmuştur. Bu teorinin bir çok eksiği ve açmazı vardır. Teorinin bir çok önermesinin açıklayamadığı eksik madde durumu vardır. evrende örneğin km2 başına düşmesi gereken atom miktarı en az 10 birim olması gerekirken bu teoriye göre 1 birimden de azdır bulunan madde miktarı. Bunun eksikliğini kapamak için bir çok teori ortaya atılmıştır bunlardan en ünlüsü ise stephen hawking in ortaya attığı mikro karadeliklerdir. bilinir karadelikler evrendeki en yoğun madde miktarına sahip nesnelerdir. Hawking teorisinde insanların gözlemlediği evrendeki bir çok dev kara delikler dışıda minik, belki mikro karadelikler olduğuna işaret etmiştir. yani elimizi salladığımız yerde de karadeliklerin olma olasılığından söz etmektedir. Bunun kanıtı işaretler ise yoktur ve hiç bulunmamıştır ve bir teoriden öteye gidememekte büyük patlamacı evren modelinin eksik madde miktarını hala açıklamamaktadır.
Bu diyalektiik materyalizm kavramıyla evren modeline bakanların şu açıklamasına yöneltmektedir elbette bakışları. Evrende büyük tek patlama yoktur bildiğimiz kadarıyla. elbette belirli dönemlerde evrenin bazı yerlerinde büyük patlamalar oluşmuştur. bunların evrendeki belirtileri bulunmaktadır ama bu tek bir patlamanın değil bir dizi patlamaların işaretcisidir.
günümüzde gözlemlenen en uzak galaksi 13 milyar yıl ötededir. yani büyük patlamadan bir sonrası ve belki gözlemlenecek sınır noktasına daha çok vardır (Bilindiği gibi evren genişlemektedir ve evrendeki cisimler arasındaki mesafe ne kadar uzaksa birbirlerinden kaçış hızları o oranda artar. ve bir sınır olarak aralarındaki mesafe öyle bir uzaklığa varır ki birbirlerinden kaçış hızları ışığın hızıdan çok olacağından artık birbirlerine ışıklarını gönderemez olurlar. ve bu evrendeki her nesnenin görme sınırını oluşturur. insanlığın görme sınırı 13 milyar yıl öteye genişlemiştir daha geriye ne kadar gidecektir bu ilerideki araştırmalarla açığa çıkacaktır.
Bunların diyalektik materyalızmle ne ilgisi vardır.
Diyalektik materyalızm bütüncül bir felsefedir evrendeki her şeye bir soru ve çözümle işaret etme iddiasındadır (tıpkı idealizm ve kantçılık gibi) bu çözüm iddiasıyla her tür araştırma ilgi alanıdır. Savlarının çürüyeceği veya destekleneceği, eksiğini tamamlayacağı bir alandır.
Yani tamamlanmamış ucu açık bir felsefi bütünlüktür. idealizm gibi Tanrı yaptı veya Kantçılık gibi bu da bilinemezler arasında gibi kolay ve hemen çözüm gibi göstereceği yanıtları yoktur. arayıp bulmak ve anlamak gibi bir derdi vardır.
Maddede bilginin yer alması:
Bilinir kuantum fiziğinin bir başka yansıması da her tür nesnenin atomik yapısının aslında bir bilgi taşıyıcısı ya da kuantumların salt bilgi olduğudur. Bir gerçektir. canlıların DNA sı cansızların yapı taşları onun oluşabileceği duruma işaret eden belirleyen bilgiyle birliktedir. Ama bu durum bilginin insan tarafından amaçlı üretilmesi gibi bir şey değildir. Amaçlılık halini bunlara yükleyen insanın kendi metafizik hayalleridir. Bilginin olduğu yerde amaç olmaz mı. Elbette vardır ama bu amaçlılık onun bir kurgu içinde yer aldığına değil aksine var oluşunun gerektirdiği olmazsa olmaza işarettir. Yoksa nesnenin salt kendinden ötedeki şeylerle ilişkisinde bir amaca hizmet etmesine işaret etmez...
Sonuç ilk yaratıcı hamle diye bir şey aramak anlamsız bir uğraşı olacaktır. Bu idealizmin evrimle dışlandıgı insanın yaratılışçılığını daha araştırılıp verileri bulunmadık yerlere taşımasından öte bir anlam taşımaz. insanı, aklını küçümseyip reddedişine işaret eder. Her şeyin sonu bu bilinenler diyerek, bunun üzerine binalar inşa etmesidir. insan daha bilinecek çok şeyle karşı karşıyadır ve bildikçe idealizmin yaklaşımsızlığını ve insanı küçümseyişini hep daha ötelere atacaktır.

(solplatform-alıntı
paylaşım sibel EYLÜL



Bütün konular: 9
Bütün postalar: 13
Bütün kullanıcılar: 29
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
bugün 611 ziyaretçi (908 klik) burdaydı!
geri git ileri git hakkımda


online
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol