hüznü yok sayarsak eğer
uzak diyarların yalnızlığıydın /yüreğin avucunda çırılçıplak
kırgındın hayata /yorgun yılların tortusuydu yüzünde susan
bir gülüşün değişmemişti /hüznü yok sayarsak eğer
yok sayarsak ayrılığı/aradan şiirsiz kaç zaman geçmişti
kaç zaman geçmişti geldiğinde
geldiğinde çoğulca susuyordu akşamlar
saçlarında yıldız yükü aklaşırken sevdamız
tedirgin bir çocuk telaşındaydı gözlerin
ne yana baksan ufuksuzdu gökyüzü
caddeleri işgal yeriydi bütün sokakları tutulmuştu aşkın
susarak söyledik/ömrümüz yangın yeriydi
bir gülüşün değişmemişti hüznü yok sayarsak eğer
yok sayarsak özlemeyi/aradan şiirsiz kaç zaman geçmişti
kaç zaman geçmişti
tutkunun acıyla oynaştığı mevsimler düşmüştü takvimlerden
yaprak yaprak çoğalıp hasretine
sararmış yüzlerimizde eskitirken zamanı
çizgiler bırakmıştık derin özleyişlerde kaybolan
bir gülüşün değişmemişti hüznü yok sayarsak eğer
birde yıldızların esrarengiz ışıltısı/karanlığın içinde sevimli bir gülüş gibi duran
geceleri aynı göğün altında yüzümüze değerdi yalnız sevmelerin buruk esintisi
sesimiz karışırdı birbirine çığlık çığlığa
aynı sözcükleri düşürmüşüz dilimizden
aynı rengin tonlarıymışız sadece /kanarken yüreğimiz
adı hüzündü rengimizin
2001 haziran kırşehir coşkun edip soykan