S O Y L U E D E B İ Y A T
filistin-2
Filistin
En çok sen öl emi
Küçücük ellerini sarkıtıp hayatın kenarlarından
Cansız bedenini taşı bez örtülü tabutlarda tahta gözlü odalara
Kahkahalarını barut kokularına as ta git
Gülüşlerin soğrulurken bilimsel kimyalarda
Düşlerini çağır ardından en yaşanası
Elleri üstünde zılgıtların canhıraş çıldırışlarında
/Kim ölür ki cebinde misketleri eksik
Çizgileri silinmemiş seksek oyunlu sokaklarda kalır kanlı bacağı çocuk çığlıklarının ve
Çember çevirmelerin koşar adım
En çok sen öl emi
İçine ağlar fırtınaların
Ellerinde sayrıl yorgun akşamlar uzar zifir karası
Sevinçleri ceplerinden düşer çocukların
Işıklar çiçek açar yapma gökler büyür gözlerinde masumiyetin
İlk çocukluk ölümleri sesleri siler yok hafızalarda
Hiçler aklın coğrafyasını kuşatılmış sevinçsiz ağları hayatın
Şehirleri yağmalı çocuklar üstünden güneşsiz gökkuşakları geçer
/sonrasız siyah gülüşler erirken tedirgin bakışlarda
Acılar akar rahmine yalnızlığın ölümcül tutkular uç verirken yarınsız
Adresleri izlerinde gizil ayrılıklar düşer geceye/Yüzünde iğdiş mülteci duygular
en çok çocuklar ölür güneşsiz gökkuşakları altında
ve aşksızdır hayat/
düşleri kayıp bir aylaklığın kıyısızlığından çıplak ayaklarını çeker geriye /kırmızı
bir renktir çoğunca kana yazgılı
serçe kanatlı oyunbazlığı gömülür toprağa çocukluğun
papatya kokulu taçları ömürsüz yolculuk hangi tanrıya böyle/…
hangi rezil rüsva tanrı çağırır bebek yüzlü acıları
eğilir bilekleri zamanın cinayet girer düşüne
ahitin sayfaları kan revan
gökler susar sinsice /kur -ar- an/ ların zulmünü hayat
aklın gözü kör tansıklara kefaret
içredir oysa insan doğduğu açlığa
2009 ocak –şubat-mart
coşkun edip soykan