ellerin
en çok senin ellerini tanıyordum
vurdum duymazlığını kimi zaman
kimi zaman sıcaklığını öldüresiye
ilkbaharda kabaran taze toprak yumuşaklığını
ve kokusunu teninin utangaç öpüşmelerde
en çok senin ellerini tanıyordum
ilk tuttuğum elleri
avuçlarımın içinde terleyişini çekingen dokunuşların
kırılgan parmaklarının karbeyaz inceliğini
en çok senin ellerini tanıyordum
beni seven elleri
kaçamak tedirginliğinde yüzüme firari sevgisiyle dokunan
en çok senin ellerini tanıyordum
ilk ayrıldığım elleri
çizgilerinde hasretine konukladım ürkekliğinin
bütün kavuşmaların adresiydi kıvrımlarının çıktığı yol
ve ayrılıkların yaşanası bir tadı vardı sıcacık
ısınırdı içim /değince gülücüğün dudaklarına
baharda ötüşen serçe çığlığıydı kahkahaların
en çok senin ellerini tanıyordum
duygunun tenle buluşmasıydı avuçlarında /hasret ağırlığında yorgun düşüşü ellerimin
yüreğimin toprağında kımıldayan sevdanın tomurcuğuydu ellerin
ve bir özlemin adıydın acemi gergefimde işlenen/
renklerine gözlerimi döktüğüm/
biraz okyanus mavisiydi
biraz çağla yeşili /her ilmekte ayrılığı resmettiğim
en çok senin ellerini tanıyordum
ellerin özgürlük ülkemdi/kendi yoklarımı keşfettiğim
dağların çiçeklediği kır iklimiydi sevdan
göz uçlarından çağlayanlar dökülürdü saçlarıma
bir sen değiyordun umutla kalbimin ağrıyan rahmine
bir sen ellerinde sevgiyle açıyordun acımasızlığına insanlığın
en çok senin ellerini tanıyordum
ipeksi bir hüzün değerdi yüzümde ağrıyan yalnızlığa
taze umut kokardı teninde devşirme gecelerden arda kalan
yüzünde ritmini yitirmiş ağıt tonunda tınıydı sesim
ve gülüşün
çiçeğine küskün dallarında yapraksız gelişiydi sonbaharın
en çok senin ellerini tanıyordum
en çok senin ellerini
en çok senin
en çok /en/e…
1mart -3nisan 2001 kırşehir coşkun edip soykan