acıya şıvgın
hiç ellerimin değmediği bir coğrafyanın sokaklarına düşmüştü gözlerim
kentiniz uzaktı sahiller boyu
deniziniz vardı düşlerime akan/ufkunda kızıllayan güneşe ak bulutların aldandığı
lodosun gülüşlerini kovaladığı kıyılarda yalınayak gezerdi izlerim/yosun kokusuna aç
isimsiz kesikler yanardı gözlerimde
dalgalarda köpük köpük saçların
avuçlarımda çakıl taşları
ellerim hiçbeyaz
ellerim hiçmavi
ellerim hiçmavibeyaz
hüzün deltası bakışlarımda sıcacık taşırken sevdayı
kanatları üşümüş çığlıksız martılar sokulurdu göğsüme
çivit mavisi kıyısızlığa vururken deniz
karayeller eserdi geceleri/tanyeri iğdiş
mavisiz göğün altında yıldızsız karanlıklar örterdi yüzümü
adları unutulmuş sokakların bitevi çağrısı çekerdi kimsesiz iklimlere/
sungusu acıya şıvgın/
aforoz anaforlarında çarmıha gerilirken bu yürek
delişmen çocuk baharları solardı bozkırda
dudaklarımda alev çatlağı özlemlere gücenik tebessüm
ayrılıklardan damıtık içbükey aşklar soğulurken ilençli sunaklarda
erincin dilinde dalgakırandı kötürüm sözcük sağanakları
utkusu muştusuz
dönencesi buzul
gözyaşı dikitlerinden kristal iskelelerde dilenci vapuru yorgunluğuydu/mavnamda taşıdığım hayat
yüreğimin pusulasında /kadranı hasret aşkların ibresine hüzün değerdi alargada
ve rüzgâr sert eserdi /kırılırdı kadife kanatları martıların
2002 kasım kırşehir coşkun edip soykan