S O Y L U E D E B İ Y A T
söylence-2
Söylence-2 Gördüm, duydum, dokundum,düşündüm..
Orada, o hayalin alın çatında ve hüzzam iniltileriyle yaren düşlerden, savruk demlerine attılar hazan yapraklarını. Bu gece; boyun duruk çığlıklara gebe. Sefa'nın eza'ya yarenlik düzleminde, yürüdü mağlubiyet neferi, ağzı şıralı güneşe... O uzak diyarlarda yer gök, keder nağmeleriyle seslenirken, aşk'la döndüler semahını, aşk'ın dergahında... İzbeliğini çaldılar ay ışığının yıldızlar; tesettür mahremiyetinde beklerken koştu ufkun simyacısı, mutluluk şiarına... Gün, döndü devrana, devran, şaha kalkmış kısraklara... Ve kızılcık şerbeti içmiş bağırlarda o küçük yağmur damlası, büyüdü azgın ırmaklara.... Gönlü tarumar hayata küskün, yüzler değdi, secdesine umudun, uzandı sevginin elleri, gözlerine Mevlevi'nin... Soluğunu, ekmek kutsallığına adamışken, parmak ucu usulluğunda yaşarken,suskun, firari dakikaları yargısız infazlayan, dünya misafiri misali insan.... O kana çalmış rengini alıp şafaktan, tomurcuk feryadına imgelerken ayrı yollardan birleşti elleriniz, hiç istemezken, katilin ve katledilenin gözyaşları birbirine eşken.... Eylül'ün mahçubiyetinde gizlerken tümcelerini, açlığına uyanacak ve aç kalacak o çocuk gibi çaresiz, akıtacak gözlerinin ferini, yüreğinde filizlensin diye sevda ateşi... Adımları yürüten, mayın tarlası seyahatinin, nasır avuçlara sıkışmış, alınteri kefenin, çöz bağını ahiret'e saklanan çeyizinin. Gör, duy, dokun ve düşün! ...... 12.05.2009 Sevda.... |
|
Sevda Karakaya
|
|
|